NEDEN LACTOFERRİN KULLANMALIYIZ!!!
Günlük hayat koşturma süreçleri içerisin de öyle bir koşturma içindeyiz ki tüm bu süreçler olurken en önemli kriter beden ve ruh sağlığımızın yerinde olmasını sağlayabilmeyi başarabilmektir. Maddi endişeler, koşuşturmalar derken beden sağlığımız hasta olmadan doktor yüzü görmeme aşamasında ilerleme çabamız her geçen gün artmaya devam etmekte ve hasta olduktan sonra da iş işten geçmiş olmaktadır. Bu aşamaya gelmeden veya geldikten sonra besin destek ürünleri kullanılması artık kaçınılmaz gözüküyor.
Sağlığımızı korumak için bilim her geçen gün yeni etken maddeleri bize sunuyor. Bunlardan biri de Lactoferrin.
Lactoferrin süte ait bir proteindir. Bir bebek doğduktan sonra üretilen ilk süt olan kolostrum, daha sonra üretilen sütten yedi 7 kat daha fazla miktarda Lactoferrin içerir. Dış dünya ile ilk kez karşılaşan bebeklerin enfeksiyonlardan korunmaya en çok ihtiyaç duyduğu bu dönem de doğa mucizevi bir şeklide dengelemiştir.
Lactoferrin ayrıca gözlerde, burunda, solunum yollarında, bağırsakta ve aslında tüm vücutta mukozal yüzeylerde vücut sıvılarında bulunur. Vücudumuz doğal olarak bu salgı ile kendini korumaya çalışmaktadır. Ancak yaşam şartlarımızı düşündüğümüzde üretilen lactoferrin mevcut durumu korumak için yeterli olmamaktadır. Bu durumda takviye olarak dışardan alınması önerilmektedir.
Yapılan çalışmalar enfeksiyonların önlenmesinde , demir dengesinin sağlanmasında mide ve bağırsak hatalıkların da , ishal, hepatit C tedavisinde yaygın kullanım olduğunu göstermiştir.
Antioksidan özelliği fazladır.
Bakteriyal , viral ve fungal enfeksiyonlarda önemli bir destektir.
Demir ve diğer biyometallerin hücre içi geçişini ve kullanımını arttırır.
Düşük PH derecelerinde etkinliğini korumakta mide hastalıklarında (H. Pylori vs) destek olabilmektedir.
Kısaca kullanım alanlarına bakacak olursak, bağışıklık sistemini uyarmak, yaşlanmaya bağlı doku hasarını önlemek, sağlıklı bağırsak bakterilerini teşvik etmek, ve vücudun demir işleme şeklini düzenlemektir.
Bazı araştırmacılar laktoferrin’in demir eksikliği ve şiddetli ishal gibi pek çok sağlık sorununun çözümünde rol oynayabileceğini öne sürüyor.